2024’ün en önemli göksel olayı 21 Nisan’da gerçekleşen ve 14 yıllık yeni bir döngü başlatan Jüpiter Uranüs kavuşumu. “Bulanmadan donmadan akmak” demiş ve değişimin nasıl olması lazım geldiğini ne güzel anlatmış Hazreti Mevlana. Tutunduğun her ne varsa ya korkudan, ya egodan ya da yenilenememekten. Sonuncusunun önemi üzerine iki günü aynı olan zarardadır demiş peygamber efendimiz (sav). Bu döngü, alışkanlıklarımızı, tutunduklarımızı, denizin yükselen sert dalgaları gibi alıp götürecek desek yeri. Her nefeste, her anda bedenlerimizde dahi milyonlarca hücre yenilenirken, aynı düşüncelerle, aynı korkularla, aynı endişelerle, aynı tutarlılıkta, aynı alışkanlıklarla artık devam etme şansın yok dediği bir vakitteyiz kainatın.
Peki nasıl bir değişim bu? Astroloji gezegensel döngüleri inceler ve tüm döngülerin zamanın bir noktasındaki sentezidir bir astrolojik okuma da büyük ölçüde. Kainatın müziğinin de elbette bir düzeni var ve bu düzeni oluşturan her bir unsurun da kendine özgü bir doğası. “Şu sazıma bir düzen ver, teller de muradın alsın” demiş aşık Ali İzzeti, tıpkı akortsuz bir enstrümanla bir eser verilemeyeceği gibi, bir düzen olmadan anlamlı bir şeyin ortaya çıkması da imkansız. İşte bu kavuşum, kendi varlığımızda yeni bir düzene geçebilmek için, çok aşırı sertleşmiş, taşlaşmış zamanı geçmiş, putlaştırılmış düzenlerin kalıpların sulara gömülüşünün sessiz iniltisi, şarkısı, beki ağıtı biraz. Hep müzikten izler var içimde bu kavuşumu yazarken, balıktaki yerleşimler bu yeni döngüde başrolde! Bu değişim en başta Pluto’nun Kova burcuna geçişiyle başlattığı yeni 20 yıllık dönemin temaları etrafında olacak. Ve bu kavuşumun sonuçlarını göreceğimiz dönemde de, 2031-2034 gibi Pluto bu kavuşumun gerçekleştiği dereceye sert bir dirsek atacak.
Zamanın her noktasında bir çok gezegensel döngü iç içe ve eşzamanlı gerçekleşiyor. Hiçbir zaman tek bir göksel olayı izole ederek tabloyu bütünüyle anlamak mümkün değildir. Bu nedenle genel yorumlarda okuduğunuz Jüpiter Uranüs etkisini bu tablonun renk skalası, müzik anahtarı olarak düşünebilirsiniz, ancak bundan çok daha fazlası vardır ve hatta bu kavuşuma özel tablo, bu iki gezegenin klasik sözlük anlamlarından çok farklı bir resim oluşturuyor.
Sağlıkta, güzellikte, tarımda mucize buluşlar dönemi
Jüpiter Uranüs kavuşumları her şeyden evvel toplumsal yenilenlemelere, buluşlara, gelişime işaret ederler. İnsanın ve tabiatın doğası üzerine çok buluşçu gelişmelere tanık olacağız. Wellness hiç olmadığı kadar önemli olmaya başlayabilir. Doğaya – ve kendi doğamıza da! beden, zihin ve ruhta- verdiğimiz zararın sonuçlarıyla da karşılaşacağız.
Bu dönemde sağlık konusunda yapıcı buluşlar kadar yıkıcı unsurlar da artacaktır. Bedenlerimize, doğal dengemize ve dünyanın doğal dengesine saygı ile hareket etmek zorunda kalacağız. Değişim bazen ansızın gelen, çok kolay yönetilemeyen rahatsızlıklar yoluyla da olabilir bu dönemde. Özellikle denizlere dökülen kimyasal atıklar, suların başrolde olduğu, sel gibi, kirliliklerin getirdiği hastalıklar gibi, sular yoluyla ve onlar üzerinden gerçekleşecek olan mücadeleler göreceğiz.
Plastiklerin nihayet sonunu getirebilir bu dönem. Kozmetikler ve güzellik endüstrisi de bu saflaşma ve doğallaşmadan payını alacaktır. Yaygın kullanılan ürünler çok tehlikeli hale gelebilirler bu yeni dönemde. Bu gerçekten kanserin, türlü alerjilerin ve diğer türlü henüz bilinmeyen rahatsızlıkların da çoğaldığı, yıkım üzerinden bir yapımın gerçekleşeceği bir dönem olabilir. Özellikle temiz ve doğal beslenme, beslenmede saflaşma ve basitleşme hayati olacaktır. Bu yönde bir gayrete girmenin tam zamanı. Bu dönemde bir kanser, bir MS hastasıymışsınız gibi bir beslenme ve ürün kullanımı saflığına yaklaştırmak çok akıllıca olacaktır. Tarımda da ilkine şahit olacağımız pek çok mucizevi buluş gerçekleşecektir.
Bu yeni enerjinin akışına uyumlanabilir ve değişim gayretine girerseniz, değiştirmek istediğiniz günlük alışkanlıklarınızı hiç olmadığı kadar kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Kronikleşmiş her türlü sağlık problemlerinde, mucize yeni çözümlerin çıkabileceği ve daha önce mümkün olamayan yardımlar görebileceğiniz bir dönem olabilir bu.
Maddi istikrarın, aynı kalma çabasının ve stabilitenin ağır maliyetleri
Bu dönemde değişimi tetikleyen en büyük konu maddi istikrarsızlık ve bunu nasıl karşılamayı seçeceğimiz olacaktır. Maddi istikrarın bedelleri de bu dönem oldukça ağır olabilir. Özellikle evliliklerde ve ortak bir finansmanın söz konusu olduğu anlaşmalarda alışık olunan güvenli bulunan durumlar biraz manadan, ruhun arzularından, yaşamanın heyecanından götürebilir.
Belirsizliği nedeniyle korkutucu bulduğunuz, ne yöne evrilebileceği hakkında en ufak bir fikrinizin olmadığı ama arzu ettiğiniz bir değişime doğru inanç dolu bir adım atabilmek desteklenen. Önce yüce yaratıcıya, sonra kendi gayretinize duyduğunuz bir güven ve kendi yaşamınızdaki eylemlerinizden duyduğunuz sorumluluk hissi ile ve eğer yoksa bu değişimi sağlayacak olan hadiseler sayesinde bunu geliştirerek bir adım atmamız isteniyor. Ne ayarı kaçmış bir özgüven ve cahilce bir iyimserlikle, ne de olabilecek istenmeyen sonuçların korkusu ve gerçeklerin ağırlığı altında ezilen bir karamsarlıkla. Dirayetle ve zorlukların içinden ancak Allah’ın yardımı ile geçebileceğimizin farkında olarak. Bu bilinçle ilerleyenlerin önünde, olmaz denenler mucizevi şekillerde olacak, tüm engeller toz olacak ve tüm duvarlar yıkılacaktır.
“Allah, İbrahim’i ateş içerisinde besler, korkuyu ruhun emniyeti yapar.”
Koç burcunda gerçekleşen güneş tutulmasının hemen ardından olan bu kavuşum, tutulmanın getirdiği zorlu temalara da yaratıcı çıkış yolları sunuyor. Özellikle tutulmada başrolde olan Mars Satürn kavuşumu, bu dönemde nasıl bir hareket tarzı içinde olmamız gerektiğine ışık tutan nitelikte.
En gerekli olan yerdeki değişim
Hayatın önümüze getirdiği bu değişim çağrısına, alışık olduğunuz aynı sularda kalmayı seçerek karşılık vermek bu dönemi olması gerekenden çok daha fazla ağırlaştırabilir. Rahatsızlığı ve konfor alanından çıkmayı göze alamamak kendi potansiyelinizi, değerinizi, mutluluğunuzu ve sağlığınızı nasıl çürütüyor bunu görmek gerekli. Elinizde olmayan ve alışık olduğunuz düzeni değiştirmeye sizi mecbur bırakan durumlara karşı nasıl daha esnek olabilirsiniz? Zihinsel, bedensel ve duygusal katılığınızın ne kadar farkındasınız? Bunun değişimine ne yardım edebilir? Bu sorular üzerine biraz tefekkür etmek değişime uyumlanmaya yardımcı olabilir.
Maddi kaynaklar üzerinden bir güven duygusu yaşama eğilimi, bu kavuşumla büyük bir değişimden geçecektir. Gerçek zenginlik nedir senin için? Ya gerçek güven? Gerçekten değerli ve yapmaya olmaya değer bulduğun nedir? Kendinden ve yaşamından memnun olabilmek için neye ihtiyacın var? İlişkilerinde? Yaşamında? Amaçlarında? Sen kimsin, ne istiyorsun ve bunun için hangi düşüncelerini, hangi psikolojik kalıplarını değiştirmeli, kendi kendine engel olduğun sınırlandırıcı inançlarını, seni bu yolda ilerlemekten alıkoyan davranışlarını tutumlarını görmelisin? Ve karamsarlığa düşmeden, inançla, azimle, KENDİN İÇİN düzenli olarak gayret göstermelisin? Düşsen de, tökezsen de yüz kere tövbeni bozmuş olsan da ertesi sabah yine gelerek..Konular ve bunların neler olduğu her birimiz için farklı ama tema hepimiz için aynı.
Benzer şekilde, tüketim alışkanlıklarımıza dair toplu hareketler, sivil eylemler ve direnişler göreceğiz. Tarımla, sağlıkla, doğayla, bedenle, üretimle, üretmekle ilgili konular etrafında pek çok yeni girişim olacağı gibi, aynı meselelere büyük bir adanmışlıkla bağlı insanlar da bir araya gelerek gruplar hatta kültler oluşturabilirler bu dönemde. Kayıplarla olan ilişkimiz de değişecektir. Bu dönemin getireceği değişimlere karşı esnek ve açık olabilirsek, aslında kayıp sandıklarımızın hayal bile edemeyeceğimiz kazançlara dönüştüklerine tanık olabiliriz. Bu dönemde ASIL değişmesi gereken değişime karşı olan kendi katı tutumlarımız ve dirençlerimiz.
Bağımlılıklardan özgürleşmeye doğru..
Kişisel olarak bu etki bizim alışkanlıklarımızı değiştirmemizi çok destekliyor. Özellikle bizi görünmez şekilde yöneten psikolojik, duygusal ve ruhsal durumların daha fazla farkına vararak, hayatımızın kontrolü üzerinde daha fazla söz sahibi olmamıza yardımcı olabilir. Bunlar acıdan, rahatsızlıktan kaçmak için yöneldiğimiz ve artık alışkanlığa dönüşmüş olan ve yaşamımızı olumsuz etkileyen abartılar üzerinde despotik olmayan, tam aksine KALBİN bu konuya el atmasıyla değişip dönüşen bir kontrol geliştirebiliriz. Bağımlılığın doğası ne olursa olsun, bu dönemde küçücük adımların kelebek etkisi olacaktır. Ve değişim asla zorla, ultimatomlarla, kontrolcülükle, listelerle değil, bizi davranışa iten duyguları, düşünceleri şefkatli bir farkındalıkla çözerek, sularda çözülmelerine alan açarak sevgiyle gerçekleşebilir. Her gün yılmadan, hevesini kırmadan, yeniden atılacak insanlık için küçük ama sizin için büyük adımlarla..
Koç Burcundaki Güneş Tutulması ve bu kavuşuma etkisi
Gayretsiz olmayacak net. Bu etki altında çabanız gerekli, memnun olabilmeniz için hayatınızdan. Ama esasen o kadar küçük bir çaba ki gereken, adeta evren var arkanızda. Sadece bu küçük adım sizden beklenen. Kontrol sizde değil her türlü. Ve bu gayret Mars Satürn doğasında üstelik balık burcunda. Koç burcundaki güneş tutulmasını buradan burçlarınıza göre okuyabilirsiniz. Temizlik var. Arınma var. Alçakgönüllülük var. Egonun abartılarının hizaya gelişi var. Arzularda, eforda, niyette. İyimserliğin bıçkın kılıcı, gerçeklerin gücüyle keskinleşebilir de, gerçeklerin ağırlığı tüm kişisel eforu bir nafile olarak görmeyi kolaylaştırabilir de. Muhtemelen bazen biri, bazen diğeri. Bu biraz sizin nasıl ele alacağına bağlı. Ama uzun vadede önemli olan HER GÜN kendin için yeniden küçük bir gayrete girebilmek olacaktır. Tıpkı sporda olduğu gibi. Her zaman aynı performansta olmazsın ve kendini koltuktan kaldırmak her zaman kolay değildir. Devam edersen sonuç alabilirsin. TERCİH senin.
Ve eğer edersen, bırakman gereken köhnemiş kalıplardan sıyrılabilirsen, 2025 baharında yepyeni bir başlangıca yepyeni bir sen olarak girebilirsin. Tüm ağırlıkları, eski değerlerinizi, güvence adına tutunduğunuz ve tam anlamıyla KENDİNİZ olmanıza engel olan ne varsa bırakabilmenizi ve yepyeni düşünme biçimleri ile, kalbinizin liderliğinde bu değişimle akabilmenizi diliyorum.
Müzikle başladı bu yazı, müzikle sırlansın; “Ben dünden gelmiyorum demelisin. Ben hikayemden geliyorum ve hikayeme dönüyorum.” Bu dönem için Nil Karaibrahimgil’in “Hikayenin peşini bırakma” parçasını yeniden bir dinlemenizi önermek isterim. Ateşiniz hiç sönmesin!