
Canlı bir sema töreni izlemek insanı derinden etkileyen bir deneyim. Kendi içinde bir sembolizmi olan ve anlam içinde anlam barındıran sema törenleri, Hz.Mevlana’nın ölüm haftası olan 7-17 Aralık tarihleri arasında Konya’da Şeb-i Arus sema ayin-i şerifleriyle adeta zirveye ulaşıyor.
Tüm şehir bu inanılmaz enerjiyle dolmuş. Kentin atmosferinde dünyanın her yanından bu törenleri izlemeye gelenlerin de parçası olduğu bir “birlik” duygusu var. Bu yılın törenlerine katılma şansı buldum ve anlatılmaz bir deneyim yaşadım.. Bu yazıyı biraz da bu törenlere ilgi duyanlar için yazıyorum.
Sema, Mevlevilikte kainatın sesini duymak anlamına geliyor.İnsan kalbinin atış ritminde yapılan tasavvuf müziğiyle dönen semazenler, manevi bir yolculuğu sembolik bir dilde ve düzende anlatıyorlar.
Semahaneler daire şeklindedir. Heryere ve herkese aynı mesafede olması için böyle düşünülmüş. Dairesel hareket. Döngüsel hareket yaratılmışların ortak paydası. Hücrenin hareketi, atomlardaki elektronların dönmesi, kanın dolaşarak kalbe dönmesi, gezegenlerin yörüngelerinde dönmesi, insanın topraktan yaratılıp toprağa dönmesi tüm kainatın her anda kendisini yaratan Rabbini anmasıdır.
“Biz birleştirmeye geldik, ayırmaya gelmedik.”
İşte sema da, insanın kamil insan olma yolculuğunu, kainatın oluşumunu, insanın kulluğunu idrak etmesini, aşkla dolup nefsiyle mücadele edip hiç oluşunu ve kamil bir insan olarak kulluğa geri dönüşünün hikayesi.
Sema müslümanlığın ilk dönemlerinden beri var. Hz.Mevlana zamanından önce de var olan sema, Hz.Mevlana tarafından da bugünkü düzeni içerisinde olmadan, hatta müzik bile olmadan, bazen sokakta bile coşkuyla yapılırmış. 1460 yılından beri de bugünkü şekliyle yapılıyor.
Semada kıyafetlerin, hareketlerin, müziğin her şeyin bir anlamı var. Semazen sema etmeye başlarken, siyah hırkasını çıkarır ki bu siyah hırka mezarı örten toprağı anlatır.
Başındaki “sikke” mezar taşını, beyaz renkli elbisesi “tennure” kefenini simgeler. Kollarını çapraz bağlayarak bir elif figürüne dönüşen semazen, bu haliyle de Allah’ın varlığını ve birliğini O’ndan başka ilah olmadığını anlatan “tevhid” olur.
Sema ederken semazen, sağ eli yukarıda sol eli aşağıda kollarını açıp sanki dua edermişçesine dönmeye başlar. Bu hareket “Biz vasıtayız, Allah’tan aldığımız ihsanı kula saçarız” anlamını sembolize eder. Sema, sağdan sola, kalbin etrafında bütün yaratılmışları aşkla kucaklamayı, selam vermeyi anlatır.
Duaların ve musiki namelerinin eşlik ettiği sema ayini bu anlamlarıyla çok etkileyicidir. 7 bölümden oluşan sema törenlerinin bölümlerine geçmeden önce Konya Mevlana Kültür Merkezi’nin sadece bu haftayı değil, bütün ayı Hz.Mevlana ve Mesnevi ile dolduran zengin programlar organize ettiğini söylemek istiyorum. Törenin yapıldığı alanda da hat, minyatür ve tezhip sanatının güzel örnekleri sergileniyor ve buradan konuyla ilgili bir hatıra götürmek isteyenlere uygun hediye seçenekleri sunuluyor. Özellikle Habib MORADI’nin çalışmaları beni çok etkiledi.

Sema töreni 7 bölüm ve 4 selamdan oluşuyor. Sayılarla ilgilenenler bu rakamların tesadüfi olmadıklarını da hemen anlayacaklardır. Sayılar Allah’ın sırrıdır fakat çok basitçe 7 ruhsallıkla ilgili bir sayıdır, 4 ise materyalize olmakla, bu dünyada var olmakla ilgilidir. Sema törenleri de aslında biraz böyledir, ruhsallığın somut sembollerle aktarımı. Tasavvuf anlayışında 4 insan ve evrenle ilgili çok önemli bir sayıdır. 4 büyük kitap, 4 büyük melek, 4 büyük peygamber ve astrolojinin de temeli olan 4 element; hava, su, toprak ateş.
Birinci selam, insanın kulluğunu idrak etmesini simgeler. İdrak, hava elementidir. Sur’un üflenmesi..
İkinci selam, yaratılıştaki muhteşemliği anlamak ve Allah’ın kudreti ve kuvvetini anlayarak hayranlık duymayı anlatır. Anlayış ilimledir, ilim tasavvufta su ile sembolize edilir.
Üçüncü selam, bu hayranlığın aşka dönüşmesi ve bu aşkla teslimiyet, Allah’a kavuşmak ve aşkta yok olmaktır. Tevazu ve toprak olmak..Toprak elementi..
Dördüncü selam, manevi yolculuğun tamamlanarak kulluğa geri dönüş aşamasıdır. Nefsini yenerek huzura kavuşmuş insan kulluk makamına geri döner, adeta yeniden yaratılır. Ateş elementi..
Sema, başlayana kadar 5 bölüm, başladıktan sonra 2 bölümdür. Selamlar 5. bölüm bitişiyle başlar. Semanın 7 bölümü ise şu şekilde:
Birinci bölümde herkes yerlerine yerleşir. Kırmızı olan post, Hz.Muhammed (s.a.v) ve Hz.Mevlana makamını temsil eder. Postnişin, bu makamı Mevlevi tarikatında temsil eden kişidir. Postnişin, giriş kapısının tam karşısında yer alan posta doğru hayali bir çizgi kabul edilen “Hatt-ı İstiva” üzerinde ilerleyip posta oturur. Hatt-ı istiva’nın sağ tarafı bu ölümlü dünyayı, sol tarafı öbür dünyayı, ruhları simgeler.
İkinci bölüm,kudümzenbaşının kudüme birkaç darbe vurmasıyla başlar. Bu ses, Allah’ın alemleri yaratışındaki “Kûn/Ol” emrini simgeler..Herşeyi yaratan Allah (C.C)’ı, peygamber efendimizi ve diğer peygamberleri metheden naat-ı şerif okunur.
Üçüncü bölümde, Cenab-ı Hakk’ın “Hayy” ismi ile hayat veren nefesi temsil eden ney sesi duyulur. Post taksimi denilen bu ney taksimi bittiği zaman, postlarında oturan semazenler, sağ ellerini toplu bir ses çıkaracak şekilde yere vurarak ayağa kalkarlar. Ayakta hırkalarını düzelterek, safları sıklaştırır, birbirlerine yanaşırlar.
Dördüncü bölümde postnişin, postun 3 adım önüne ilerler. Bu 3 adım, şeriat, tarikat ve hakikati simgeler. Postnişin bu noktada başıyla selam verir ve selama tüm semazenler cevap verir. Postnişin ve semazenbaşının eşliğinde semazenler birbirlerine 3 kez selam vererek dairesel bir yürüyüşe başlarlar. Bu kısma Sultan Veled devri deniyor. Bu dairesel yürüyüş tamamlandığında semazenler yerlerini alır.
Beşinci bölümde topluca selam verilir ve semazenler siyah hırkalarını çıkarırlar ve tekrar selam verirler. Semazenbaşı, semazenlere destur verir ve semazen postnişin elini öperek izin aldığında semaya başlar. Tasavvufta “Destur vermek” ehli katında izin ve ruhsat anlamını taşıyor.
Beşinci bölümden sonra selamlar başlar. Selamların bitiminde Kuran-ı Kerim’den bir bölüm okunur. Bu altıncı bölümdür.
Yedinci bölümde tüm peygamberlere, alimlere, şehitlere ve tüm islam alemine dua edilir. Postnişinin “Hu” sözüyle özel bir dua (Gülbang) okunduktan sonra Fatiha denilir ve son selamlaşma ile sema ayini sona erer.