(Click here for English)
Onun o insanı büyüleyen sesini ve söyleyiş tarzını ilk kez, gecenin bir yarısı açık kalan youtube’da bilmem kaçıncı parça olarak çalmaya başladığında duydum. Birşeyler okuyordum ve durdum. Tekrar tekrar tekrar dinledim.. Başka parçaları, albümleri ve nihayet hikayesi, vizyonu..Dinledikçe merakım da, ilgim de, sevgim de büyüdü..Başlamayı düşünüp de bir türlü başlayamadığım “astroportreler” in açılışında çok kıymetli sanatçı Mohsen Namjoo’yu ağırlamak istiyorum.
Mohsen Namjoo’nun beni kalbimden yakalayan alışılmadık tarzını,tutkuları ve duyguları harflerle, seslerle, sözlerle yaşayışını ve yaşatışını, yıkımla yarattığı vizyoner müziğini, yaratıcı dürtüsünün kendisine özgülüğünü, bir arkadaş evinde rastlayabileceğin biriymiş halini ve zamanının ötesindeki tüm anlaşılamamış insanların kaosunu yaşayış biçimini seviyorum.
Astroportreler serisi, astrolojinin evsensel sembollerinin herkesin görebildiği haliyle yaşamın parçası olduklarını görüyor olmanın ilahi hazzından çıktı. Hani harika bir şey görünce onun coşkusu sarar da, senden taşar ya, bu seri de öyle içten bir hayranlık hissinden doğdu.
İran’ın Bob Dylan’ı..
NY Times’ın onu neden “İran’ın Bob Dylan’ı” olarak adlandırdığını anlamak zor değil, Namjoo’nun haritasındaki mars, Dylan’ın merkür derecesine çok yakın ve Güneşi de Dylan’ın mars burcunda. Bir de alışılmadık olanı anlamakta benzetme en kolay yol. Fakat esasında iki müzisyen birbirlerinden çok farklılar. Mohsen Namjoo, balık burcunda doğmuş. Doğum saatini bilmesek de, sadece doğduğu günün enerjisi bile bize bu kendisine özgü insan hakkında çok şey anlatıyor.
Balık insanlarında, bence tıpkı balıkların pullarındaki güneşin yansımaları gibi anlık görünür olan bir ilahi ışık var. Görünenin ötesine uzanırmış gibi kendileri de, bedenleri de hayatları da sanki tam manasıyla bu dünyada değilmiş hissi var. Hani her fotoğrafta farklı çıkan insanlar olur ya, tüm balıklarda ve neptünyen insanlarda da böyle bir akışkan kalite var. Balıklar her zaman bir yönüyle maddenin ötesine geçer fakat ne tam anlamıyla bu dünyadadır ne de tam olarak ötesinde..
Balığın en yüksek ifadesinde bu geçiş genelde, sanatla, müzikle, bilimle, felsefeyle ve bunlara eşlik eden kayıplarla ve kişinin kontrolü dışında gelişen kaotik gelişmeler eşliğinde olur. İlahi olana ulaşmanın yolu, çoğu zaman evrensel duyguları, inançları ve kavramları basitçe ifade etmekten geçtiğinden bu burç çoğu zaman aşkın bir anlayışa sahip ve çoğu zaman anlaşılamamış ve kişisel hayatlarında türlü kayıplar ve fedakarlıklar yapmak zorunda kalmış sanatçıları ağırlar.
Mohsen Namjoo da, kayıtları resmi otoritelerce reddedildiğinde umudunu kaybetmiş ve kendini bir kaosun ve belirsizliğin içinde bulmuş. Müzik insanlarında genellikle uyumu ve keyif veren konuları anlatan venüs, sanatçının eserlerinde keyif aldığı kaliteyi ve kendi sanatını ortaya koyuş tarzını da anlatır. Namjoo’nun doğum haritasında merkür de, venüs de vizyoner kova burcunda yer alıyor. “Alışılmadık tarz”ın izlerini burada görmek mümkün. Sanatçılarda venüs genelde mutlu olduğu boğa, terazi gibi burçlarda ve mutlu olduğu evlerde klasik olarak kabul edilen güzel bir tarz oluşturur. Kovada ise merkür ile birlikte alışılmadık bir yenilik peşinde, insanlığa, dostluğa, özgürlüğe düşkün, biraz alternatif ve bu yönde söylemleri olan bir venüs görüyoruz.
Üstelik balığın gerisinde kalarak balık kalitesinde çalışan kova burcundaki bu yerleşimin ona “internet” üzerinden onun kontrolünde olmayan, tam anlamıyla kaderin bir cilvesi olarak, eserlerinin hızla yayılmasını sağlıyor. Alanında bir ilk olan ve özenle koruduğu eseri bir anda internette yayılınca artık kendisini sokakta selamlayanlar olmaya başlıyor. Eserin resmiyette reddedildiği dönem, aynı zamanda eserin insanlara alışılmadık şekilde ulaştığı dönem olmuş oluyor.
Yaratıcı ifadenin söz sahibi olarak Koç burcunda yer alan ay ve jüpiter, kovadaki yerleşimle birlikte düşünüldüğünde bize sanatçının yapılmış olanı yapmaktan zaten doyum alamayacağını, yapılmamışı ve denenmemişi denemeye cesaret etme, bu yönde mücadele verme eğilimini anlatıyor. Soundcloud hesabında kendisinin enstrümanını bir silah gibi tutarak verdiği profil fotoğrafı bu kompozisyonu çok güzel anlatıyor. Muhafazakar Yengeç burcunda yer alan Satürn, yaratıcı ifadede her ne kadar geleneksel olana ve geçmişin formlarına bir mesafe getirse de, eninde sonunda geleneksel olanı kendi tarzında modernize ederek ve değiştirerek dahil ettiriyor. Namjoo eserlerinde geleneksel İran müziği formlarını, eserlerini bambaşka müzisyenlerin ve akımların yöntemleriyle birleştiriyor ve alışılmadık ve benzeri olmayan eserler yaratıyor. Kendisi de müziği hakkında bakın ne diyor:
Geleneğin iyi olduğunu düşünebilirsiniz çünkü bir yandan biliyorsunuz yeni nesil artık bunlarla pek ilgilenmiyor. Biraz nostalji arıyor, geçmişi özlüyor olabilirsiniz. Ama ben geçmişte yaşanmış o kötü, üzücü şeylerin yeniden gündeme gelmesini de iyi karşılamıyorum. Tamam özlüyor olabiliriz evet ama bence artık biraz olsun uzaklaşmış olmalıyız, şu an nelere sahip olduğumuzu da görmeliyiz. Kısacası geçmişe takılıp kalmak, hala üzülmek bana göre iyi değil
Merkür ve venüsün uyumlu kombinasyonlarında güzel söz söyleme, iletişimden zevk alma temaları vardır. Kovadaki gezegenler benim havama iyi geldiklerinden belki de, burada yerleşimleri olan sanatçıları bir farklı seviyorum. Mohsen Namjoo’nun da bu vizyoner, yenilikçi tarzını daha iyi anlamak için gelin bu yerleşimi başka şekillerde kullanmış diğer müzisyenlere bir bakalım.
Mozart ve kendisi de balık burcu olan ve özellikle dini temalardaki müziğiyle tanınan Handel’de de bu havadar yerleşim vardır. Yine bir Balık burcu olan “Falco” olarak bilinen ve klasik müziği hiphop, rock ve pop müzikle birleştiren Avusturyalı müzisyende de bu yerleşime rastlıyoruz. Aynı şekilde rock müziği blues tonlarıyla harmanlayan efsane Janis Joplin ve son olarak yine bir balık burcu olan ve bu yerleşimle birlikte mars burcu da Namjoo gibi ikizler olan ve ticari olarak klasik anlamda başarı sağlamazken alanında bir külte dönüşen Lou Reed. Tüm bu müzisyenlerin bu pozisyondaki ortak noktalarını yenilikçi tarzları ve birbiriyle ilgisiz gibi görünenleri zekice birleştirerek, kendilerinden sonra gelecek müzisyenlere yol göstermeleri olarak düşünebiliriz.
Boğa burcundaki güney düğüm, ikizler burcundaki mars ve koç burcu yerleşimleri bize Mohsen Namjoo’nun sanatsal yönünü içgüdüsel biçimde biraz da belki dürten kurcalayan ve kelimelerle zekice oynayan, belki şakacı ve biraz da isyankar bir tarzda ifade ettiğini de anlatıyor. Kelimeler, sözcükler ve müzik masum görünse de aslında daha derinde tespiti ve yüzleşmesi zorlu olan yerlere dokunduğu için iletişim her zaman kendisi için hassas ve krizlere açık bir alan. Zaten kayıtları otoritelere gönderdiğinde de bu kadar farklı bir çalışmayı anlamıyorlar, riske girmek istemiyorlar onaylayarak. Dil ve tam olarak anlaşılamama hayatında hem bir avantaj hem de bir dezavantaj. Müziğinde, eserlerinde farklı bir söylemin kolayca yanlış anlaşılabileceği ve özellikle inançlar üzerinden zorlu iletişimler içinde olabileceğinin göstergeleri var.
Bu durumun en büyük örneğini, 2009 yılında İran mahkemelerince Shams parçasında Şems suresinden alıntılar yaparak saygısızlık ettiği gerekçesiyle 5 yıl hapis cezasına çarptırılmasında görüyoruz. Mahkeme, Namjoo resmi bir özür yayınlamasına rağmen kararından dönmedi. Namjoo, 2008’den beri doğduğu topraklardan çok uzaklarda Amerika’da yaşıyor.
Tabii haritada toprak elementinin olmayışı, ki eğer yükselen topraksa bile sadece yükselenden gelecek oluşu da bu iletişimi kolaylaştırmıyor. Toprak elementinin eksikliği ve havanın ağırlığı bize sanatçının fiziksel deneyimden daha çok fikirlerden teoriden haz aldığını gösteriyor. Bir söyleşisinde bunu şöyle anlatıyor:
Gerçekte, teoriyi bir enstrüman çalmaya hep tercih ettim. Sanattan sanat felsefesine, film izlemekten eleştiri okumaya, edebiyata romanlara kadar her türlü teori.
Karşı tarafın tavrını da anlayışla karşılamayı ve kendi sanatını ve bilgeliğini ticari bir başarıyla buluşturmayı başarmak belki her sanatçının zorluğu fakat Mohsen Namjoo için bu oldukça kritik bir konu. Statükoyu koruyarak maddi stabilite sağlamak ve yeni, zorlu ve parasal bir getirisi olup olmayacağı belirsiz fakat heyecan verici ve dönüştürücü olanı seçmeye doğru sonsuz bir yolculuk… Bu yerleşimle statükoyu koruyan değişime karşı yaklaşımları fiziksel olarak bile terk etmek, dönüşümü uzaklarda belki yayıncılıkla gerçekleştirmek söz konusu. Bu paragrafı yazdıktan hemen sonra kendisinin de yazarları arasında olduğu şu kapağı görmek müthişti:
Kendisine bir röportajda tam da bu damara yönelik hayranlarına yeni müzik yaratmanın mı yoksa konfor alanında satacağını bildiği müziği yapmanın mı daha meydan okuyucu olduğu sorulduğunda şöyle diyor:
Aslında keşke yalnız kendim için müzik yapabilsem.Fakat müzik yapmak genelde maddi stabilite nedeniyle bazı tavizler vermeyi gerektiriyor. Mesela setarımı alıp tüm dünyada İranlı müzikseverlere solo performanslar yapsam, tüm sevenlerim mutlu olur. Bu benim için de maddi olarak iyi olur. Bununla beraber bu şekilde sahne almaktan nefret ediyorum. Yeni kavramlarla yeni parçalar oluşturmayı ve müzik yapmanın bambaşka yollarını keşfetmeyi seviyorum. Bunu da onlar sevmiyor. Yeni parçalar yerine eski tarzda eski şarkılarımı söylememi tercih ederler. Yeni müziği denememden hoşlanmıyorlar.
Aslında Mohsen Namjoo’da beni en çok etkileyen ve ilk hissettiğim bu büyük bir tutkuyla yıkarak dönüştüren etkisi oldu. Tutkulu ve hayat belirtisi gösteremeyeni yıkarak dürterek hatta sertçe tekmeleyerek en alışılmadık tarzda bunu yaratıcılığıyla yapıyor olması çok çarpıcı. O zaman tabii kendisinin Akrep tutulmasını hissettiğimi bilmiyordum.
Doğum öncesi güneş tutulması Akrep burcunda yer alan sanatçının bu dönüştürücü etkisi müziğinde de yaklaşımında da net olarak görülebiliyor. Bir söyleşisinde artık değişmez kabul edilen geleneksel İran müziğini ölü bir bedene (boğa) ve diğerlerini de bedeni canlandırmak isteyen ama ondan beslenen kurtçuklara (akrep) benzetiyor. İşte bu ruhsal dönüşümü sağlayabilecek potansiyeli taşıyan bir kişi Mohsen Namjoo.
Bizden önceki müzisyenlere ve daha önceki kuşaklardan birşeyleri daha farklı yapmak isteyen müzisyenlere büyük saygım var. Bunun bir evrim olduğunu inkar edemeyiz. Eğer onlar bazı çalışmaları yapmamış olsaydı biz de bugün bulunduğumuz yerlere gelemezdik.
Fakat İran müziği dediğimiz bu şey, yedi usuller ya da İran müziği öğrenmek istediğinizde önünüze koyulan repertuar..Çocukkenden beri bunun bir ceset olduğunu ve herkesin de bu ölü bedenin üzerinde kurtçuklar gibi oturduğunu hissettim. Herkes kendini besliyor ve kimse bu bedeni hareket ettirmeyi düşünmüyor. Bizden önceki bazı müzisyenler kendi tarzlarında ittirdiler belki, bu bedeni yeniden ayağa kaldırmak istiyorlardı. Bana öyle geliyor ki çok sert tekmelemeli ve belki de odanın bir ucuna fırlatmalı. Öyle şiddetli olmalı ki ne olacağını sen de bilememelisin. Parçalanacak mı? Bozulmadan duracak mı?
Tutulma yöneticisi Mars’ın da İkizler burcunda yer alıyor olması sanatçının bu dönüşümü özellikle eğitimle, ders vererek, kendisi de öğrenerek, dil bariyerlerini aşarak, fikirlerini sözel ifade ederek gerçekleştireceğine işaret ediyor.
Matematik eğitimi üzerine tiyatro, güzel sanatlar ve müzik eğitimi alan ve sayısız atölye çalışmaları ve seminerler veren Namjoo için zaten durumun böyle olduğunu görüyoruz. Kendi sitesinde biyografisine “ilgi alanına giren araştırma konularını” ekleyen benim gördüğüm ilk müzisyen kendisi.
Dünyaya yetenekleriyle, bilgeliğiyle sunacağı çok şey olduğuna inandığım yaratıcılığın gerçekten ne olduğunu somut olarak gösteren ve yaşayan biri bence Mohsen Namjoo.
Karşı tarafın bakış açısı ve etik, felsefik, cinsel, dini olarak konuşulması yüzleşilmesi zorlu konulardaki dönüştürücü tavrını daha az tehditkar ve daha çok karşı tarafı anlayan yönde geliştirebildikçe ışığını ve bilgeliğini daha kolay aktarabileceğine ve yenilikçi buluşçu projeleri için de daha kolay kaynak bulabileceğine inanıyorum. Burada anlatmaya çalıştığım konuları kendi sözleriyle dinlemek isterseniz yaşayan sembolizmi aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.